AİLE MAHKEMELERİNDE UZMAN RAPORUYLA ÇÖZÜMLENECEK SORUNLAR VE USUL
GİRİŞ
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdikten sonra 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kanunu yürürlüğe girmiştir.9.1.2003 tarih ve 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun gereğince, Aile Hukukundan kaynaklanan dava ve işleri görmek üzere, sadece bu tür uyuşmazlıkları incelemekle görevli , özel ihtisas mahkemeleri niteliğindeki aile mahkemeleri kurulmuştur.
Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklilerin bütünlüğü içinde Aile Mahkemelerinin kurulması girişimi önemli bir adımdır.Toplumun temeli olan ailenin tüm süreçlerinde yaşanabilecek olumsuz olayların, çatışma ve sorunlarının bir uzmanlık mahkemesinde ele alınması ve koruyucu, önleyici ve geliştirici yaklaşımlarla karar alınmasının sağlanması ileri bir düzenlemedir.
Ülkemizde, yargının çok yavaş işlediği, mahkemelerin ağır iş yükü altında oldukları ve hakimlerin, özel ve titiz bir inceleme yapmaları gereken aile hukuku uyuşmazlıklarında gereken önemi veremedikleri bilinen bir gerçektir.
Aile Mahkemeleri, Aile Hukukunun uygulanmasında çok önemli bir yere sahiptir.Aile Hukukundan doğan bütün uyuşamazlıklar,nişanlanmadan başlayarak,evliliğin bitimine, iptaline, boşanmaya, evliliğin hükümlerine, velayete, soybağına, vesayete ilişkin çeşitli konular aile mahkemelerince ele alınacaktır.Aile Mahkemesi hakimi bu tür davalarda yalnız hukuku uygulamakla kalmayıp, bu uyuşmazlıkları çözerken gerekli gördüğü takdirde uzman kişilerin görüşlerine de başvurabilir.Bunlar Mahkemelerde görevlendirilen Psikolog, Pedagog, Sosyal Çalışmacı’dır.Böylece; Aile Mahkemeleri, yargılama görevini yanında toplumun temeli olan ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alınmasını da sağlayacaktır.
I-)AİLE MAHKEMELERİNDE UZMANLARIN ROLÜ
Aile mahkemelerindeki uzmanların görevleri 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5,6 ve 7.maddelerinde tanımlanmıştır. Kısaca değinmek gerekirse uzmanlar;
a)Eşler arasındaki uyuşmazlık nedenlerinin saptanması,
b)Küçükler hakkında koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alınması
c)Eş ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunların saptanarak sulh ile çözümünün sağlanmasına yardımcı olurlar.
Bu amaçla uzmanlar belirlenen gün ve saatte bireysel ve eşlerle birlikte, varsa çocukları ile de bireysel görüşmeler yapmakta, düzenledikleri rapor ile hakime karar verme sürecinde görüş bildirmektedir.
Bu süreç içerisinde görüşmeler bireysel yada eşlerle birlikte yapılabilir.Görüşmeleri yürütmek ve amacına uygun olarak sonuçlandırmak donanım eğitim ve deneyim gerektirmektedir.Yaşam koşullarını görmek ve gözlemlemek, ailenin kurulma özgeçmişinden, yaşadıkları dönemsel sorunlara kadar öykülerini dinleme ve anlama sorumluluğu taşımaktadır.Gözlem, etkileşim ve teşvik etme rolleri görüşmenin önemli sorumluluklarındandır.
Eşlerle birlikte görüşme sırasında da eşlerin kendini, ilişkisini ve evlilik birliğini gözden geçirmesi, fark etmesi tekrar ele alınmış olur. Birlikte görüşme tarafların duygu ve düşüncelerini birbirine karşı ifade etmesi için uygun bir ortamdır ve bu ortamın değerlendirilmesi, amacına uygun kullanılması önemlidir.
Uzmanlar görüşmelerini gizlilik içinde yapmalıdırlar.Uzmanlar eşlerle,mesleki sorumluluklarını göz ardı etmeden, eşlerin ve çocukların gereksinimlerini esas alarak, onlara zarar vermekten kaçınarak, saygı, güven, gizlilik ve özel hayatın korunması, elde edilen bilgilerin sorumlu bir biçimde kullanılması temeline dayalı ilişkiler kurar ve sürdürür.Gizliliğin kapsamı;
a)Uzman, çalışması boyunca hizmet verdiği kişi ve kurumlardan edindiği bilgileri gizli tutmakla yükümlüdür.
b)Uzman görüşme yaptığı kişiye gizlilikle ilgili sınırları belirtir.
c)Uzman elde ettiği gizli tutulması gereken bilgileri gerekirse isim ve ayrıntı vermeden, bilimsel ya da profesyonel amaçlar için profesyonel kişilerle paylaşabilir.
d)Uzman kişiye özgü bilgileri, o kişi yada kurumun yada velayet sahibinin iznini aldıktan sonra ilgili yetkililere verebilir.[1]
II-)AİLE MAHKEMELERİ BÜNYESİNDEKİ UZMANLAR
A)GENEL OLARAK
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5.maddesi aile mahkemeleri bünyesinde bulunan uzmanları düzenlemiştir.Fakat aile hukukunda uyuşmazlıkların çözümünde, mahkemece uzman yardımından yararlanılması, 4787 sayılı kanunla ilk kez getirilen bir kural değildir.TMK’nın 195.maddesinde evlilik birliğinin korunmasına ilişkin olarak, hakimin, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarması, onları uzlaştırmaya çalışması ve eşlerin ortak rızasıyla uzman kişilerin yardımını isteyebilmesi öngörülmektedir.Ayrıca evlat edinmeyle ilgili olarak öngörülen usul hükümleri
çerçevesinde, TMK’nın 316.maddesinde, evlat edinmeye ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasında, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceği öngörülmektedir. Bu uzmanları kısaca açıklayacak olursak;
a-)Sosyal Çalışmacı:
Sosyal çalışmacıya sosyal hizmet uzmanı da denilmektedir.Sosyal Çalışmacı insanların hayatıyla ilgili çalışma yapar.Zihinsel hastalıkların ve uyumsuzlukların, kişisel ve sosyal sorunların çözümlenmesi için tedavi uygulanmasını sağlar.Rahatsızlığı meydana getiren faktörleri ortaya çıkarmak için kişilerin sosyal durumlarını inceler, problemleri çözmek için çaba harcar, gerekli sosyal servislerle ilişki kurar, kişiye ve aileye uygulanacak ihtiyaç ve bakımı tespit eder.
Sosyal çalışmacını görevleri;
1-Muhtaç kimsesiz çocuların,bir yetiştirme yurduna ve aile yanına konulmalarına yardımcı olarak, bunların durumlarını takip etmek,
2-Değişik nedenlerle sosyal sorunlar içerisindeki yaşlıların bir bakım evin yerleştirerek bakımlarının sağlanması çalışmalarını yapmak,
3-Başta gecekondular olmak üzere geri kalmış kırsal kesimdeki kişilerin sosyal ihtiyaçlarını belirlemeye çalışarak karşılanmasına katkıda bulunmak,
4-Yoksul kimselere, temel gereksinimlerinin karşılanması konusunda kaynak bulmaya çalışmak ve katkıda bulunmak
5-Çalıştığı kurumlarda kanunlarla verilen görevleri yapmak.[2]
b-)Pedagog:
Pedagog, eğitim bilimi uzmanıdır.Daha çok çocuklarla ilgili çalışmalar yapar.Çocukların sosyal problemlerinin çözümüyle ilgilenir.
Pedagogların görevleri;
1-Çocuğun sorunlarıyla ilgili olarak, nedenlerini araştırır ve bünyeye uygun çözüm önerileri geliştirir,
2-Ele aldığı çocuk grubunun düzeyine uygun çalışmalar yapar,
3-Alanı ile ilgili gelişmeler izleyerek, yeni çözüm yöntemlerini dikkate alır
4-Çalıştığı kurumlarda kanunlarla verilen görevleri yapmak.[3]
c-)Psikolog:
Psikolog bireylerin, duygu ve düşüncelerini, davranışlarını, zeka ve yeteneklerini anlamaya çalışarak, onların davranışlarının düzeltilmesine ve geliştirilmesine katkıda bulunur.İnsan davranışlarıyla oluşan sosyal olayları, bireyin çevresiyle ilişkilerini,çevreye uyum sürecini bu ilişkilerdeki uyumsuzlukları inceler;sorunları belirlemeye çalışarak, çözüm yolları sunar.
1-Psikolojik sorunu olan kişiyi araştırma yöntemlerini de kullanarak inceler, sorunları ve kaynağını bulmaya çalışır,
2-Çalıştığı kurumdaki ele alınacak kişilerin sosyal durumlarını belirleyerek sağlığını iyileştirici, koruyucu ve geliştirici çalışmalar yapar,
3-Değişik görüşme tekniklerini kullanarak kişinin sorunlarının nedenlerini görmesini sağlayarak, çözümüne yardımcı olur.
4-Çalıştığı kurumlarda kanunlarla verilen görevleri yapmak.[4]
B)UZMANLARIN NİTELİKLERİ
Her aile mahkemesinde birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı bulunacağı 4787 sayılı Aile Mahkemeleri ile ilgili Kanunun 5.maddesinde belirtilmiştir.Aile mahkemelerinde çalışacak uzmanlar Adalet Bakanlığınca atanır.Uzmanın evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurması ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olması tercih sebebidir.Fakat bu şartları taşıyan uzmanların bulunmaması durumunda alanında kariyer sahibi serbest çalışan uzmanların atanması mümkündür.Nitekim aynı maddenin son fıkrasında da bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukuki veya fiili herhangi bir engel bulunması yada başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan veya serbest meslek icra edenlerden yararlanabileceği belirtilmiştir.
III-)AİLE MAHKEMELERİNDE SORUNLARIN TESPİTİ VE YARGILAMA USULÜ
Aile mahkemelerinde yargılama usulü:
1- Aile mahkemelerinde re’sen gözetlenecek olan konularda taraflar arasında kesin delil sistemi işletilmemelidir. Örnek olarak velayet düzenlemelerini gösterebiliriz.Bu konuda Mahkeme davanın her aşamasında delil araştırması ve incelemesi yapabileceği gibi,tarafların ileri sürecekleri yeni iddiaları da davanın uzamasına yönelik olmamak kaydıyla inceleyebilir. Bu konuda uzmana da başvurabilir.
2- Kamu düzeni veya toplum menfaatini doğrudan ilgilendirmeyen konularda taraflar kendilerine verilen kesin süreler içinde mutlaka delilleri tamamlamak ve iddialarını ispat etmek zorundadırlar.
3- MK. 184.m salt boşanma davalarında uygulanmak üzere farklı bir düzenleme getirmiştir.Bu madde hükümlerine göre;
-Davada ortaya çıkan olguların varlığı hakim tarafından vicdanen inandırıcı bulunmalı
-Tarafların ikrarı hakimi bağlamaz.
-Boşanma davalarında yemin teklif edilemez.
-Deliller hakim tarafından serbest bir şekilde değerlendirilir.
-Boşanmanın mali sonuçları olan kısımları hakkında tarafların anlaşmaları hakim tarafından uygun bulunacak.
-Ancak talep halinde duruşma gizli yapılabilir.Almanya’da evliliğe ilişkin yargılamalar aleni değildir.[5]
MK.184 ile getirilen bu delillendirme usulü doktrinde vicdani delil sistemi olarak anılmaktadır.
Usul Hukukumuzun dışında özel düzenleme ile getirilen 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun hükümleri de aile mahkemeleri açısından ayrı bir önem taşımaktadır.Bu kanun gereği alınan ve uygulanan kararlar yargılama aşamasında kesin delil oluşturmaktadır.Bu sisteme göre Aile mahkemelerinde yargılama şu aşamalardan oluşmalıdır:
1.Aşama:Tarafların dava ve davaya cevap dilekçeleri karşılıklı olarak cevaplanıp dosyaya alınmalı
2.Aşama:Tarafların dava dilekçesi, davaya cevap dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile tarafların sorunları tespit edilemiyorsa mahkeme uzman görevlendirerek tarafların
sorunlarının tam olarak ne olduğunu tespit etmelidir.
3.Aşama:Bu aşamada Aile Mahkemesi uzlaşma sağlanabilecek konularda uzlaşmaya, aile birliğinin ve çocukların yararı açısından barışmaya davet eder.(Sulhe teşvik)
4.Aşama:Barışmaları için makul bir süreyi değerlendiremeyen eşlerin sadece çekişmeli olarak kalan sorunlarında delilleri toplanıp yargılamaya geçilir.
IV-)UZMAN ÇALIŞTIRMA VE SORUNLARIN TESPİTİNDE UZMANLARIN GÖREVLERİ
Toplumun en temel sosyal birimi olan ailenin sorunlarının sosyal bilimlerle ilgilenen uzmanların yardımıyla çözülmesi gerekir. Aile mahkemelerinde görülmekte olan bazı davalarda uzman araştırmasına mutlaka ihtiyaç vardır.4787 sayılı kanunun 5.maddesinde uzman görüşünün alınmasının hakimin takdirine bırakılmış olması bu gerekliliği ortadan kaldırmaz.
Uzman araştırmasına gerek duyulan en önemli konular velayet, evlat edinme, evlenmeye izin davalarıdır.
A)VELAYET
a)Genel Olarak
Medeni Kanunun 335 - 351.maddeleri arasında düzenlenmiştir. Velayet bir çekirdek aile kurumudur. Dolayısıyla velayeti çocukla ana – baba arasında doğumla hukuki bağ olarak açıklayabiliriz.
MK. 335 ana-babaya çocuk üzerinde tartılmaz bir hak tanımıştır. Çocuğun ana-babadan alınamaması, çocuğa isim verilmesi, çocuğun onları dinlemek zorunda olması ve tedip hakları gibi hakları sayabiliriz.
Çocuğun bakımı, barınması ve öğretim görmesinin sağlanması konuları velayet görevinin gereğidir. MK’nın nesep ve velayet hükümleri gereği velayet sahibi ana-baba çocukların bakım ve eğitimi konusunda çocuğun menfaatlerini göz önüne alarak gerekli kararları alır ve uygularlar.
Çocuk Hakları Sözleşmesiyle de yukarıda belirtilen hak ve ödevler garanti altına alınmıştır. Bu sözleşmeye göre devlet ana-babanın velayet hak ve görevlerini kullanma ve yerine getirmede ana-babanın yardımcısı ve haklarının teminatı olarak görülmektedir.
b)Velayet Sorunlarının Uzman Raporuyla Çözümlenmesi
Uygulamada velayet sorunları değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır.
1-)Boşanma için yargıya gelen eşler her zaman ve çekinmeden müşterek çocuklarını birbirlerine karşı silah olarak kullanmaktan çekinmemektedirler. Böyle durumda sakin ve makul düşünmeleri ve değerlendirme yapmaları imkansız olmaktadır. Görevlendirilecek uzmanlar önce tarafları kısmen de olsa rehabilite ederek gerçeğe görmesi sağlanmalı. Hangi tarafın çocuk lehine daha iyi velayet etmesi beklenebilir olduğunun tespit edilmesi için görevlendirilen uzman, eşlerin problemlerinin çözümü yolunda teşvik ve uyarılarda da bulunmalıdır. Onlara psikolojik destek vermeli ve danışmanlık yapmalıdır. Uzman tespitleri belli bir zaman dilimi içinde belirtmeli.Evliliğin çocuk yararı için gerekleri tespit edilip uzman tarafından uygulanmalıdır.
2-)Uzmanlar öncelikle tarafların dava aşamasında içinde bulundukları ruhsal durumu tespit ederler.
3-)Tarafların evlilik öncesi dönemlerine dair önemli bulgular uzmanlarca bulunmalıdır.Evliliğin hangi sosyal olgu ve tabana dayandığı bilinmelidir.
4-)Uzmanlar tarafların yaşadıkları ev sosyal kesimleri ve geldikleri ailelerin sosyal seviye ve aidiyetlerini tespit etmelidirler.
5-)Uzmanlar her eşin işi ve mesleğini. Buna düşkünlüğünü, işinde başarı ve kabiliyetini ayrı ayrı incelemelidirler.
6-)Uzmanlar, halen mevcut ise tarafların müşterek konutlarını görmelidirler. Bu hem kendilerini mali durumları hakkında bilgi verir, hem de çocukların bakım ve gözetimine itina edilip edilmediğini gösterir.
7-)Uzmanlar,eşlerin çocukları ile terapi yapmalı, bunu en az birkaç seans tekrarlamalı, çocuğun hangi psikolojiye itildiğini, ana- baba ile olsa bağlarını, çocuğun okul ve çevresindeki davranışları araştırılmalıdır.
8-)Tarafların mali durumları ve harcama alışkanlıkları uzmanlarca dosyadaki bilgilerle kıyaslanarak yorumlanmalıdır.
9-)Müşterek çocukların herhangi bir gelir veya mallarının bulunup bulunmadığının bilinmesi gerekir.
Saydığımız bu hususların tespit edilmesi için uzman görevlendirilmek zorundadır.Velayet davalarında tercihen sosyal çalışmacı görevlendirilebilir.Bu görevlendirme daha ziyade konu çocuk olduğu içindir.Eğer konu eşlerin sorunlarının tespiti ağırlıklı ise o takdirde psikolog tercih edilmelidir.
Velayet sorunu Aile Mahkemesine mutlaka boşanma davası ile gelmez.Velayet davası mahkemeye velayetin kaldırılması(Velayetin Nez’i) veya değiştirilmesi davası şeklinde de gelebilir.Bu durumda taraflar daha önce boşanmış olmakla bir eşe velayet bırakılmış, ancak velayetin iyi ifa edilmediği iddia edilmiştir.Bu tür bir davada hakim uzman araştırmasını mutlaka yaptırmalı ve mümkün mertebe velayete konu çocuğu da dinlemelidir.
Medeni Kanun 348.m. velayetin kaldırılmasına ilişkin esasları düzenlemektedir. Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi, eğitilmesi ve korunması için alınan tedbirler yetersiz kalmış, velayet hakkıyla ifa edilememiş veya kullanılamamış ve çocuk aleyhine gelişmeler meydana gelmiş ise velayet tarafı değiştirilebilir.Bu durumlar ise mutlaka uzman tarafından tespit edilir.
Velayetin gereklerinin yerine getirilmemiş olması velayetin kaldırılmasını gerektirir. Velayete sahip olan tarafın evlenmiş olması velayetin kaldırılmasını gerektirmez.Yeni ailede velayet altındaki çocuğun benimsenme ve şefkat derecesi uzmanlarca tespit edilmelidir.Netice itibarıyla velayetin her iki eski eşlerden alınması ve çocuğa vasi tayini mümkündür.
Velayet davaları Aile Mahkemelerine tespit mahiyetinde de gelebilir.Dava dilekçesinde bu şekilde yazılmasa da bazı davalar tespit hükmü ile sonuçlanabilir.
Velayetin bir tarafa bırakılmasından sonra velayetin bir sonucu olarak tarafları sıkıntıya sokmayacak biçimde velayet verilmeyen tarafla çocuklar arasında şahsi ilişki bağı sağlanır.
Gerek velayetin ilk düzenlenişinde gerekse velayetin kaldırılması bir yargılama sürecinden sonra ortaya çıkacaktır.İlk düzenlemede taraflardan her ikisinin psikolojik sorunları tespit edilir.Ya da boşanmaya sebep olan olayların velayeti engellemesi söz konusu olabilir.Böyle hallerde taraflardan hiçbirine velayet bırakılmaz .Durum sulh hukuk mahkemesine ihbar edilir.
5133 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş görev ve Yargılama Usullerine dair Kanunda değişiklik yapılması ilişkin kanunda vesayet işleri Aile mahkemelerinden alınmıştır. Yeni düzenleme ile aile sorunlarından doğan velayet işleri sulh hukuk mahkemelerine bırakılmaktadır. Nitekim kayyım tayini de Sulh Mahkemesince gerçekleştirilir.
Yeni Medeni Kanunumuz velayetin yürütülmesinde yeni bir sistem getirmiştir(MK.m.353).Bu madde ile evlilik sona erdiğinde kendine velayet yükümlülüğü bırakılan eşe mahkemeye çocuğun malvarlığı ve malvarlığında meydana gelen değişiklikler hakkında rapor vermek yükümlülüğü getirmiştir.
Sayın Av. Esin TOPAL' a bu yararlı yazısından dolayı teşekkür ederim. İnanıyorum ki çok kişi bu yazıdan yararlanacaktır.
|